BURSA

BURSA'DA ŞAMAN AKIMI! TILSIMLARI TAKIYA DÖNÜŞTÜRÜYOR

BURSA'da yaşayan Zafer Karazeybek (59), karanfil, hayvan kemiği, deniz kabuğu, boynuz, kozalak, mercan taşı gibi malzemeleri kullanarak binlerce yıl öncesinde korku, bereket, hastalık gibi durumlarda kullanılan eski Türk ve Şaman kültürüne ait tılsımları modern takıya dönüştürüyor.

Abone Ol
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ndeki eğitimini yarıda bırakıp 35 yıl önce bir akrabasının yanında el sanatları öğrenimine başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatkarı sedefkar Zafer Karazeybek, doğada atık olarak adlandırılan malzemeleri çeşitli ürünlere dönüştürüyor. Osmangazi ilçesi Koruyucu İş Hanı'ndaki atölyesinde hayvan kemikleri, boynuzlar, kozalak, mercan taşı, yaprak, çiçek, karanfil gibi malzemeleri kullanarak takı ve benzeri ürünler üreten Karazeybek, Türk kültürüne ve Şamanizm'e dayanan tılsımları modern tasarımlarla üretmeye başladı. Binlerce yıl öncesinden insanların korktukları hayvanlardan dahi tılsımla korunmaya çalıştıklarını belirten Karazeybek, insanların o dönemlerde evlerine bereket getirmek, bazı hastalıkları iyileştirmek, nazara karşı korunmak amacıyla tılsımlara başvurduğunu belirtti. Bu tılsamları modern takılar haline getiren Karazeybek, tılsımlara yoğun ilgi duyulduğunu söyledi. Karazeybek, "Yaklaşık 25 yıl önce yaptığım ilk sergimde Anadolu'da gezinen kültürel motifler ve Anadolu takıları ile ilgili bir çalışma yapmıştım. Aradan geçen bunca yılın ardından bu çalışmayı 'Anadolu Tılsımları' olarak güncelledim. Ustalarımızdan ve bu alanda akademik çalışmalar yürüten hocalarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla Bursa'da, Harmancık, Keles ve Büyükorhan gibi dağ yörelerinde yörük kültürüyle de bağlantılı olarak 'hamaylı' denilen, boyna, başa takılan ve duvara asılan takılar var. Bu takılara genelde korunma ya da uğurluk anlamları yükleniyor. Örneğin düğünlerde başa tomaka takılıyor, boyna kısık takılıyor. Bu tarz takılar bir takım sembolleri ifade ediyorlar. Doğum, evlilik, korku gibi durumlarda sıklıkla kullanılıyorlar. Bu tılsımlar ihtiyaca göre anlamlandırılıyor. Tarlaya gidip üretime katılacak bir çocuk yılandan korkuyor. Bölgenin bilgesi bir 'ünüklük' yapıp çocuğa vererek tarlaya cesurca girmesini sağlıyor. Bu tılsım, 'yılan bana bir şey yapamaz' algısını oluşturuyor" dedi. 'TABİATIN HER GÜZELLİĞİ BU TAKILARA YANSIMIŞ VE TILSIM OLUŞMUŞ' Yaptığı tılsımlı takılar hakkında bilgiler veren Karazeybek, "Bu takılarda karanfil, üzerlik otu gibi bitkiler, deniz kabukları, yumuşakçalar gibi ürünler, boynuz ve kemikler ve maden ürünleri zamanın ustalarının maharetli elleriyle birleşiyor. Penez denilen türde ay ve güneş motifleri ağırlıklı olarak kullanılmış. Çok sayıda kullanılan pulların çıkardığı ses bir şekilde zihni rahatlatıyor. Bu gibi insanların varlığını hatırlamaları, boşlukta kalmamaları için yapılmış uğurluk amaçlı çok sayıda takılar var. Daha sonra yaygınlaşan muska ve cevşen gibi takılar içine koyulan dua ve yazılarla günümüze kadar varlığını korumuştur. Genel itibariyle tabiatın her güzelliği bu takılara yansımış ve anlamlandırılarak tılsım gayesiyle kullanılmıştır. Şimdi biz arkeolojik ve etnik çalışmalardan edindiğimiz bilgiler dahilinde modern kadının yeniden kullanabileceği hale getirmek için renkler, uyumlar hatta burçlarla bağlantılı olarak bu takıları tasarladık. İlkel tekniklerle ancak modern dizaynlarla bu takıları günümüze taşımaya çalışıyoruz" diye konuştu. 'TILSIMLARDA İNANÇ SİSTEMLERİNİN KATKISI VAR' Tılsımların binlerce yıllık bir geleneğin uzantısı olduğunu belirten Karazeybek şunları söyledi: "Bu sürece çok eski inanç sistemlerinin de katkıları var. Takılarda tercih edilen taşlarda mercanın dolaşım sistemini rahatlattığına inanılıyor, kehribarın guatr gibi rahatsızlıkları engellediğine inanılıyor. Bu ve buna benzer inanışların arkasında Şamanizm yatıyor. Eski dönemlerde yapılan bu takılar, modernitenin sıktığı insana rahat ve kendi halinde bir tarz sunuyor. Bu, çok disiplinli modern arayışın dışında bir anlayıştır. Ayrıca uğurluk, nazarlık kısmında da insanların sürece bir katılışı söz konusu oluyor. Bu anlamları insanların kendilerine. İnsanlar bunlara iyi dileklerle anlamlar yüklesinler. Bu elbette bir dayatma değildir. Bunlar günlük yaşamda kültür öğesi olurken dini yaşamda bid'at olarak adlandırılır. Bu kapsamda anlamlandırma katılımını seküler bırakmak gerektiğini düşünüyoruz." (Kaynak: Bursadabugün)