SAĞLIK

Karaciğer Kanserinde Korkutan Artış!

Karaciğer kanserinin görülme sıklığı tüm dünyada giderek artıyor ve karaciğer kanseri, son yıllardaki bu artış nedeniyle kanser kaynaklı ölümlerin ikinci nedeni olarak gösteriliyor.

Abone Ol
Vücudun en büyük organı olan karaciğerin 500’ün üzerinde hayati fonksiyonu var. Sindirim sırasında atıkları uzak tutmaya ve ince bağırsaktaki yağları parçalamaya yardımcı olan safrayı üretmek, kolesterolü ve özel proteinleri üretmek, fazla glikozu glikojene dönüştürmek, hemoglobini işlemek ve depolamak, ilaçları ve zehirli maddeleri kandan temizlemek, immün faktörler üreterek enfeksiyonlara karşı direnç geliştirmek ve kan hücrelerini üretmek karaciğerin ana fonksiyonlarından sadece birkaçı.
Özetle karaciğer vücut için olmazsa olmaz organlar arasında bulunuyor ve karaciğer sağlığını bozan hastalıklar ciddi hayati risk yaratıyor. Bunların başında ise karaciğer kanseri geliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yıldıray Yüzer, karaciğer kanserinin son yıllarda hem dünyada hem de Türkiye’de önemli artış gösterdiğine dikkat çekti.  İstatistiklere göre, dünyada her yıl yaklaşık 800 bin kişinin karaciğer kanseri tanısı aldığını belirten Doktor Yıldıray Yüzer, karaciğer kanserinin en sık görülen 5. kanser türü ve kanser kaynaklı ölümlerin ikinci nedeni olduğunu söyledi, “İlerleyen yıllarda obezite, diyabet ve sonucunda gelişen alkol dışı karaciğer yağlanması gibi karaciğer kanseri risk faktörlerinin giderek artmasına bağlı olarak, karaciğer kanserinin sıklığının daha da artmasına ve tüm dünyada ciddi bir global sağlık tehdidi haline gelmesine kesin gözüyle bakılmaktadır” dedi. Hepatosit adı verilen karaciğere ait hücrelerinden köken alan kötü huylu tümörlerin karaciğer kanserlerinin %75-80’ini oluşturduğunu, geriye kalanların ise çoğunlukla safra yolu hücrelerinden kaynaklandığını kaydeden Dr. Yüzer, karaciğer kanserinin nedenleri, seyri, tedavide izlenen yol ve tedavi başarısı ile ilgili sık sorulan soruları ntv.com.tr için yanıtladı: HEPATİT B VE C HASTALARI İÇİN RİSK ÇOK YÜKSEK 1-  Karaciğer kanseri açısından kimler risk altındadır ve hastalık riskini artıran faktörler nelerdir? Karaciğer kanseri vakalarının büyük çoğunluğu karaciğer sirozu zemininde gelişir. Ancak tümörler nadir sıklıkta da olsa siroz gelişmeden de ortaya çıkabilir. Kronik viral hepatit B ve C hastaları ile hepatitlere bağlı karaciğer sirozu bulunanlar, karaciğer kanseri açısından başlıca risk grubunu oluşturur. Ülkemizde ve dünyada giderek artan obezite ve obezite ilişkili diyabet, metabolik sendrom, alkol dışı nedenli karaciğer yağlanması gibi hastalıklar, karaciğer kanseri için gelişmiş ve gelişmekte olan toplumları gelecekte bekleyen esas önemli tehlikedir. Obezite ve diyabetle ilgili giderek artan rakamlar da göz önüne alındığında, gelecekte karaciğer kanserinin oluşturacağı global sağlık tehdidi daha net ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle karaciğer yağlanmasının ileriki yıllarda tüm dünyada karaciğer kanseri için başlıca risk faktörlerinden biri haline geleceği kesindir. Obezite oranı kadınlarda %15’i, erkeklerde %11‘i aşmıştır ve bu rakamların önümüzdeki 30 yılda çok fazla artacağı hesaplanmaktadır. Alkol dışı karaciğer yağlanması, yani non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı (NAYKH), fazla kilo ve obeziteye çok yüksek oranda eşlik eder, uzun süre devam etmesi durumunda da karaciğerde ciddi hasar ve yağlanmaya bağlı hepatit tablosuna, sonrasında ise siroz ve karaciğer kanserine yol açabilir. Bunun yanı sıra aşırı alkol tüketenler, ailede karaciğer kanseri öyküsü olanlar da risk grubundadır. Tahıllarda yaşayan aspergillus adı verilen mantarların ürettiği aflatoksin, içme suyunda bulunan bir zehir olan arsenik, sigara içmek, zayıf bir bağışıklığa sahip olmak ve bazı doğum kontrol haplarını kullanmak da karaciğer kanseri riskini arttıran faktörler arasındadır. SİNSİ İLERLİYOR, BELİRTİ VERMİYOR 2- Hangi şikayetler ve belirtiler karaciğer kanserini düşündürmeli? Karaciğer kanseri oldukça sinsi seyirli bir tümördür ve ileri evrelere ulaşıncaya kadar hiçbir bulgu vermeyebilir. Kitlenin büyümesi sonucu karnın sağ tarafında yaygın ağrı ortaya çıkabilir, kitlenin safra yollarına yayılması veya bası yapmasına bağlı olarak sarılık ve kaşıntı oluşabilir, daha ileri evrelerde ise şiddetli karın ağrısına kilo kaybı ve karında şişlik eşlik edebilir. İstemsiz kilo kaybı, iştah kaybı, üst karın ağrısı, bulantı, kusma, genel zayıflık, yorgunluk, karın bölgesinde şişme, cilt ile göz akının sararması ve beyaz, kirecimsi renkte dışkı, karaciğer kanserinde görülebilecek başlıca belirtilerdir. “BİYOPSİ, KARACİĞER KANSERİ TANISINDA RUTİN UYGULAMA DEĞİL” 3-  Karaciğer kanserinde tanı nasıl konur, her kanser şüphesinde veya kanser varlığında karaciğer biyopsisi yapmak doğru mu? Tanıda; tümör belirteçleri, ultrasonografi, BT, MR ve PET gibi yöntemler kullanılır. Karaciğer kanseri tanısında biyopsi rutin bir uygulama değildir. Biyopsi sadece özel durumlarda ve seçilmiş vakalarda uygulanmalıdır. Gereksiz biyopsi yapmak, tümörün iğne yoluyla çevre dokuya yayılımına ve kanama gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Biyopsi gerekliyse radyoloji kılavuzluğunda ve lokal anestezi ile iğne biyopsisi yapılır. 4- Karaciğer kanserinin tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir ve bu yöntemlerle yapılan tedavilerin genel başarı oranı nedir? Karaciğer kanseri tedavi edilmezse prognoz ve sağkalım oranı oldukça kötü bir kanser türüdür. Erken tanı ve doğru tedavi ile sağkalım oranı arttırılabilir. Cerrahi tedaviler hastaların en fazla fayda gördüğü yöntemlerdir. Bu amaçla uygulanan karaciğer transplantasyonu ve rezeksiyon (tümörün çıkarılması) başlıca cerrahi seçeneklerdir. Cerrahiye uygun olmayan hastalarda, radyofrekans ablasyon (RFA), transarteriyel kemo-embolizasyon (TAKE) ve mikroküre tedavisi olarak da isimlendirilen transarteriyel radyo-embolizasyon (TARE) gibi girişimsel yöntemler uygulanabilir. Kritelere uygun hastalara uygulanan girişimsel yöntemlerde başarı oranları ise TAKE için %60-70, TARE için %80, RFA için ise %90-95 düzeylerine ulaşabilmektedir. 5- Karaciğer nakli ne zaman zorunlu olur? Karaciğere başka organdan metastaz yapmış vakalarda da karaciğer nakli yapılır mı? Günümüzde karaciğer nakli, karaciğer kanseri tedavisinde uzun süreli sağkalım ve kesin tedavi sağlanabilen tek yöntemdir. Uygun vakalarda karaciğer transplantasyonu sonrası 1 yıllık sağkalım % 90‘nın üzerindeyken, 5 yıllık sağkalım ise % 75 civarındadır. Başvuru sırasında transplantasyon kriterlerini aşmış olan hastaların da uygulanacak onkolojik (kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi) ve girişimsel tedavilerle transplantasyona uygun seviyeye getirilerek transplantasyon yapılması tedavide ana amaç olmalıdır. METASTAZLARDA KARACİĞER NAKLİ YAPILMIYOR Başka organlardan karaciğere metastazlarda ise karaciğer nakli dünyada sınırlı sayıda merkezde son yıllarda yapılan ve iyi sonuçlar bildirilen bir yaklaşımdır. Gelişmeler, gelecekte karaciğer metastazlarında da karaciğer transplantasyonu uygulanabileceğini göstermektedir ancak bu konudaki bilimsel veriler henüz yeterli seviyelerde değildir. Bu nedenle karaciğer transplantasyonu, karaciğer dışı organ ve dokularda (omurga, akciğer, karın zarı, lenf bezi vb.) metastaz saptanması durumunda uygulanabilecek bir tedavi yöntemi değildir. Bölgesel doku ya da uzak organlarda metastazı bulunan karaciğer kanserli olgularda transplantasyon yapılması durumunda, operasyon sonrası rutin olarak her hastaya verilen bağışıklık baskılayıcı (immunsupresif) ilaçların da katkısı ile kanserin, takılan yeni karaciğer dokusunda nüks etmesi ve hızla ilerleyip tüm dokulara yayılarak hastanın ölümüne yol açması kaçınılmazdır. Özetle; karaciğer transplantasyonu bugün için bu hasta grubunda maalesef işe yarayan, yüz güldürücü bir tedavi yöntemi değildir. KARACİĞER KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI? Karaciğer kanserindeki risk faktörlerinin çeşitliliğine vurgu yapan Genel Cerrah Yıldıray Yüzer, “Risk faktörlerinin dikkate alınması korunmada esastır” dedi, karaciğer kanserinden uzak durmada etkili olabilecek tedbirler hakkında şunları söyledi: “Mecbur kalmadıkça damardan ilaç kullanımından sakınmak, düzenli aralıklarla hepatit belirteçlerine baktırmak, hepatit B aşısı yaptırmak, hepatit C varsa tedavi olmak, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak, steril olmayan güvensiz yerlerde piercing, dövme, tatuaj yaptırmamak, damar yoluyla uyuşturucu kullanmamak, obezite ve kilo alımından kaçınmak, fast food beslenmemek, yüksek kalorili ve trans yağlı yiyecekleri tüketmemek, düzenli spor yapmak, hareketsiz yaşam tarzından kaçınmak, yavaş ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek, alkol almamak ya da aşırı alkol almamaya özen göstermek, diyabet ve diyabet riski varsa düzenli kan şekeri ve karaciğer takiplerini yaptırmak, sigara içmemek ve pasif içici olmamak, karaciğer kanserinden korunmada dikkat edilmesi gereken önemli unsurlardır.”
Kaynak: olay