Anna Coleman Watts Ladd maske yaptığı bir asker ile
Hasan Atalay Demireli köyünde çiftçilik yapmaya başlamış ve öğrendiği protez işini bırakmıştır. Fakat bir gün köyde bir ayağı olmadığı için bunalıma giren ve köy minaresine çıkarak bağırmaya başlayan bir genci, “senin için İstanbul’dan gelen ustaya protez tahta ayak yaptıracağız” diyerek sakinleştirirler. Hasan Atalay’a giderek durumu anlatırlar. Hasan Atalay protez yapmayı bıraktığını ve İstanbul’da iken de tek başına protez yapmadığını söylemesine rağmen köylülerin ısrarına dayanamaz ve gence protez yapmayı kabul eder. Uzun yıllar sonra ve tek başına üretmesine rağmen, yaptığı tahta ayak protezi engelli gence çok iyi uyum sağlar. Bu başarılı protez yapımı Mustafakemalpaşa ve çevre illerde kısa sürede duyulur. Bir çok kişi engelliler için Hasan Atalay’a başvurarak protez yapımı için istekte bulunurlar.
Hasan Atalay protez yapımında sadece Mustafakemalpaşa’daki kişilere değil Balıkesir, İzmir ve İstanbul gibi uzak yerlere de sipariş yetiştirmeye çalışan bir iş yoğunluğu ile karşılaşır. Hasan Atalay’ın yaptığı protezler Balıkesir’de bir doktorun ilgisini çeker ve kendisine ortaklık teklifi gelir ama kabul etmez. İşleri yoğun olduğu için çocuklarını yanına çırak olarak alır.
Hasan Atalay’ın 1937 doğumlu oğlu Ali Atalay İlkokulu yarıda bırakarak babasının yanında çıraklığa başlar. Babasından mesleğin inceliklerini öğrenir. 1958 yılında askerden geldikten sonra da babasının atölyesine önce ortak olur ve daha sonrada kendisi devralır.
Artık boynuz kulağı geçmiştir. Babasından öğrendiği protez işini daha da geliştirir. Çünkü bu işi yapmanın sadece bir meslek olmadığı, yetenek yanında bir sanatçı bakış açısı ile çalışmak gerektiğini kavramıştır. Kendisine siparişe gelen engelli kişinin ayağının kesiliş durumuna göre ayağı alçıya alıp, kalıbını çıkarıp ölçüsünü yazdığı kartonu duvara asıp işe başlar. Artık iyi bir marangoz, becerikli bir saraç, demire iyi tav veren bir demirci velhasıl usta bir sanatçı gibi çalışmaktadır. Günde 10-12 saat arası çalışan bir emekçidir. Bu tempo ile 20 günde bir ayak protezini bitirmektedir. Söğüt ağacından üzeri kösele ile kaplanmış ve çelikle sağlamlaştırılmış tamamen el yapımı protez ayağı bitirir. Son aşama kişinin protezi takıp denemesi ve yürümesi ile son bulur.
İşte o an Ali Atalay’ın yüzünde beliren tebessüm ve yüreğindeki ferahlık, asla bir para kazanma sevinci değildir. O bir insana tekrar yaşama sevinci ve özgürce yürüyebilme fırsatı vermiştir. Bu mutluluk onun mesleğinin en güzel yanı idi. Babasından aldığı eğitimle yeterli parası olmayanlara dahi hizmet etmekten çekinmedi. Bir iki defa parasının ödenmeyip aldatılmasına rağmen insanlara güvenmekten asla vazgeçmedi. Gazilere ücretsiz protez yapmaktan büyük mutluluk duydu. Gelişen teknoloji ve devletin protez paralarını karşılaması nedeni mesleğine olan ilgi son yıllarında azaldı ise de asla işini bırakmadı. Çünkü o Mustafakemalpaşa ve bölgenin son protez yapan kişisiydi. 8 Şubat 2012 de vefat ettiğinde belki Anna Coleman gibi şövalye ilan edilmemişti ama o tüm Mustafakemalpaşa’nın ve özgürlük verdiği insanların gönlünde bir kahramandı. Onu unutmadık.
Halİt ERSÖZ





