MUSTAFAKEMALPAŞA

''Ocaklardan Ölüm Değil Ekmek Çıkmalı''

Genel Merkezi Mustafakemalpaşa’da bulunan Türkiye Maden Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Nihat Hanay, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, maden emekçilerinin görünmeyen fedakârlığına ve sektördeki yapısal sorunlara dikkat çekti.

Abone Ol

Hanay, yerin yüzlerce metre altında karanlıkla mücadele ederek çalışmanın sadece fiziksel bir güç değil, büyük bir cesaret ve fedakârlık gerektirdiğini vurguladı. “Ekmeğini taşın, toprağın, ateşin içinden çıkaran tüm maden emekçilerinin ayağına taş değmesin. Onlar bu ülkenin görünmeyen kahramanlarıdır” diyen Hanay, maden emekçilerinin hayatlarını riske atarak Türkiye’nin sanayisine, ekonomisine ve üretimine omuz verdiğini kaydetti. Türkiye’nin madencilik alanında acılarla dolu bir geçmişe sahip olduğunu, binlerce maden şehidinin geride gözü yaşlı aileler bıraktığını belirten Hanay; “Bu acıların hiçbiri kader değildir, olmamalıdır” dedi.

‘FACİALARIN SEBEBİ, İHMAL VE YANLIŞ POLİTİKALAR’

Türkiye’de yaşanan maden facialarının ihmal ve yanlış politikaların sonucu olduğunu belirten Türkiye Maden Şehitleri Aileleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Nihat Hanay, Avrupa örneğine dikkat çekerek şunları söyledi; “Avrupa’da 1983’ten bu yana büyük bir yer altı maden kazası yaşanmıyorsa, sebebi bilim, teknik ve denetimin üstün tutulmasıdır. Orada teknik nezaretçi, mühendis ve iş güvenliği uzmanlarının maaşını işveren değil, bağımsız bir mekanizma öder. Böylece denetçi, üretim baskısına değil, işçinin can güvenliğine odaklanır.”

Hanay, Türkiye’de teknik nezaretçinin maaşını işverenin ödemesinin, bağımsız denetimi zayıflattığını ve yıllardır değişmeyen yapısal sorunların temelinde bu bağımlılık ilişkisinin yattığını vurguladı.

‘ZİHNİYET SORUNU VAR’

Sorunun yalnızca teknik değil, aynı zamanda zihniyet sorunu olduğunun altını çizen Hanay, bağımsız denetim tesis edilmeden güvenliğin sağlanamayacağını dile getirerek; “Denetimin bağımsız olmadığı yerde güvenlik zayıflar. Güvenliğin zayıf olduğu yerde ise maden kazaları ‘kaçınılmaz’ hale gelir. Oysa madencinin canı, üretim hedeflerinden daha değerlidir. Her bir maden işçisi bir babadır, bir evlattır, bir eştir; bir ailenin umududur” ifadelerini kullandı.

‘BAĞIMSIZ DENETİM TESİS EDİLMELİ’

Maden şehitlerinin aileleri olarak 4 Aralık’ta yalnızca acıları değil, talepleri de yüksek sesle dile getirdiklerini söyleyen Hanay; “Denetim sistemi bağımsızlaştırılmalı, teknik nezaretçilerin maaşı kamu tarafından ödenmelidir. Uluslararası standartlarda iş güvenliği uygulamaları zorunlu hale getirilmelidir. Maden şehitlerinin ailelerine verilen sosyal ve ekonomik destekler güçlendirilmelidir.

Her maden ocağı, risk seviyesine uygun teknoloji ve otomasyon sistemleri ile donatılmalıdır.

Eğitimli iş gücü, sertifikalı madencilik ve düzenli tatbikatlar tüm ocaklarda zorunlu olmalıdır” dedi.

‘OCAKLARDAN ÖLÜM DEĞİL, EKMEK ÇIKMALI’

Hanay açıklamasını şu sözlerle tamamladı; “Söylenecek çok şey var ama en önemlisi şudur. Madencinin hayatı pahasına büyüyen bir ekonomi, insanı önceleyen bir gelişme değildir. Maden ocaklarında ölüm değil, üretim konuşulmalıdır, ocaklardan acı değil, ekmek çıkmalıdır. Bu anlamlı günde, tüm maden emekçilerimizi hürmetle selamlıyor, maden şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Ailelerine sabır, dayanma gücü ve adalet diliyoruz. Karanlığı aydınlığa çeviren madencilerimiz iyi ki var.”

{ "vars": { "account": "UA-125316413-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-BHCP4964Q9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }