Ne demektir, Folklor ya da Halkbilim? Sözlükler şöyle açıklıyor: “Halkbilim: Bir ülkede veya bölgede yaşayan halkların kültür ürünlerini (sözlü edebiyatını, geleneklerini, göreneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, halk oyunlarını ve bunların evrimini, yayılımını, birbirleriyle olan ilişkilerini araştıran, inceleyen bir bilim dalıdır.”

Türk Dil Kurumu tarafından yapılan çeviri doğruydu; ama halkımız uzun süre bu terimi yanlış kullandı ve hâlâ da birçok yerde, yanlış kullanmaya devam etmektedir. Örneğin,  “Halk oyunları ekibi” yerine, “Folklor ekibi” deniliyor ki; bu yanlış bir söylemdir Çünkü “halk oyunları” folklor değil, folklorun ögelerden biridir. Bu özet bilgiden sonra, gelelim asıl konumuza...

Kolıhkhhk

Ulusal bayramlarımızda, açılışlarda, karşılama ve uğurlama törenlerinde, hatta düğünlerimizde olmazsa olmaz diyebileceğimiz iki kültürel etkinlik var: Müzik ve Halk Oyunları… Mustafakemalpaşa ilçesinde yıllardır müzik alanında, hazırladıkları korolarla büyük beğeni toplayan iki değerli isim vardı: Biri: Halit Tanrısever (kendisini rahmetle anıyorum.) diğeri: beyin kanamasına bağlı olarak kısmi felç geçiren ve sahnelerden uzak kalan Yücel Kaydı. (kendisine acil şifalar diliyorum)

 Halk oyunları denildiğinde ise, tek bir isim geliyor aklıma: Emel Elmas. Emel, dur durak bilmeyen; okuldan okula, kurumdan kuruma koşarak her yıl değişik yaş gruplarından oluşturduğu ekipleriyle bize halk oyunlarımızın en güzel örneklerini sunan değerli bir kültür emekçisidir. Fakat bir var ki;  bizler, beğeni ile izlediğimiz o halk oyunları gösterisinin, nasıl bir emekle hazırlandığını, pek düşünmüyoruz. Oysa düşünmeliyiz. Emeğe saygı bunu gerektirir.

Bugün, katıldığım bir açılışta, Mustafakemalpaşa Nilüfer Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kız öğrencilerinden oluşan halk oyunları ekibi, yöresel kıyafetleriyle oyunlarını sunmak üzere sahnede yerlerini alırken bunları düşündüm. Biliyorum ki; bu öğrenciler, çok değerli zamanlarını ayırarak, haftalarca belki aylarca çalıştılar.  Emek verdiler, ter döktüler, yoruldular… Onların, tüm bu yorgunlukları omuzlarında atarak mutlu olmaları,  gösteri sonunda bizlerden alacakları coşkulu alkışlara bağlı… Bu kadarını da onlardan esirgemiyelim.

Kızlar sahnede yerlerini alıp, müziğin ilk nağmeleriyle oynamaya başlarken, öğretmenleri Emel Elmas da her zaman olduğu gibi, yine izleyicilerin arasında yerini alıyor. Hep böyle olur. O, gösteri boyunca, gözlerini bir saniye olsun, ekibin üzerinden ayırmaz. Ekiptekiler de oyun süresince, onun kendilerine verdiği işaretleri dikkatle takip eder, geçişleri ona göre yaparlar. Kısaca, baştan sona kadar kontrol, öğretmendedir.

Whatsapp Image 2024 06 15 At 22.50.20

Halk oyunlarımız, halk kültürümüzün en zengin kaynaklarında biridir. Zeybek, horon, halay, hora, karşılama, kaşık havası, bar, bengi, hançer barı, çayda çıra, Kafkas oyunları… Kısaca; her bölgede ayrı saz, ayrı oyun ve o bölgelere özgü, rengârenk oyun kıyafetleri… Bu zengin halk oyunlarımızı yaşatan, geliştiren ve gelecek kuşaklara aktaran Emel Elmas’ı biraz yakından tanımak ve tanıtmak istiyorum.

Hele Bi Sor ki Niye Yaptım Hele Bi Sor ki Niye Yaptım

EMEL ELMAS KİMDİR?

Emel Elmas, 01.01.1970 tarihinde Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Karaorman köyünde dünyaya geldi. Aile büyükleri, 1864’teki “Büyük Çerkez Sürgünü” sırasında Kafkasya’dan gelerek Anadolu’ya yerleşmişti. O, dört çocuklu Elmas ailesinin üçüncü çocuğuydu. İlkokulu köyünde bitirdikten sonra, bir üst eğitim kurumuna devam etmedi.

Halk eğitim merkezince açılan kurslara katılarak “makine nakışı” dalında ilk belgesini aldı. Sonra alan değiştirip, halk oyunları kurslarına yöneldi. Amacı, halk oyunları yetiştiriciliği belgesi almak ve halk eğitim merkezlerinde, eğitimci olarak çalışmaktı. Fakat burada da bir sorun vardı.

Whatsapp Image 2024 06 15 At 23.09.26

Halk eğitim merkezlerinde, eğitimci olarak çalışabilmek için ilkokul mezunu olmak yeterliydi; ama avantajlı değildi. Bu tür görevlendirmelerde, yasa gereği, öncelik sıralaması; önce üniversite, sonra sırasıyla lise, ortaokul ve ilkokul mezunları şeklinde düzenlenmişti. Yani ileri düzeyde eğitim almak daha avantajlıydı. O gün kararını verdi.

Halk eğitim müdürlerinden, Eftal Çeki ve Selahattin Vural’ın da destekleri ve yönlendirmeleri ile ortaokul ve liseyi dışardan bitirdi. Ardından açık öğretimle, dört yıllık Üniversite…  Çalışma ekonomisi bölümü… O, artık üniversite mezunuydu. İnanılmaz bir inanç, sabır ve azimle gelen büyük bir başarı… Bu arada, katıldığı -4 ay süreli- Bursa Halk Oyunları Yetiştiriciliği Kursunu, 1999-2000 eğitim/öğretim yılında tamamlayarak, Kafkas Halk Oyunları Yetiştiriciliği belgesini aldı.

Artık Mustafakemalpaşa, Karacabey, Susurluk Halk Eğitim merkezlerinde ücretli olarak Halk oyunları kursları açıyor, fırsat buldukça milli eğitim bünyesindeki değişik okullarda da yine ücretli olmak kaydıyla halk oyunları ekipleri hazırlıyordu. İşini çok seviyor, büyük bir özveriyle çalışıyordu. Parayı önemseyen biri değildi. Hiçbir zaman ücret pazarlığı yapmadı. Ne uygun gördülerse onu kabullendi. Çünkü çalışmayı ve çocukları çok seviyordu. “Bu çalışmalar sonunda, emekliliğimi hak edersem, bana yeter” diye düşünüyordu.

Öğretim yılı sona erdiğinde, bu kez Susurluk Halk Eğitim Müdürlüğünün açtığı yaz kurslarında çalışmaya devam ediyordu. Sonunda, halk oyunları çalışmaları üzerinden yapılan hesaplamayla emeklilik hakkını kazandı. Fakat onun, emekli olduktan sonra, bir kenara çekileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü işini ve çocukları çok seviyor.  

Öte yandan, yurt içinde yaptığı çalışmaların yanı sıra; Almanya, Fransa, İtalya, Romanya gibi birçok ülkede katıldığı festivallerde de ülkemizi başarıyla temsil eden Emel Elmas’ın küçük bir gönül kırgınlığı var: “Yetiştirdiğim çocuklara, halk oyunlarına katıldıkları için okul yönetimleri, teşekkür belgeleri veriyorlar. Bu, çocukları çok mutlu ediyor. Fakat ben, çalıştığın kurumlardan hiçbir zaman böyle bir belge almadım. Topluluk karşısında küçük bir teşekkürle bile onore edilmedim” diyor. Ve ekliyor: “Olsun varsın. O çocuklar, beni nerede görseler, koşup sarılıyorlar ya bana, İşte onların bu sevgisi, yetkililerin kuru teşekküründen çok daha anlamlı benim için.”

Halen Karaorman köyünde, babadan kalma evlerinde –abisi evlenip işi gereği evden ayrıldığı için –ablası ve küçük erkek kardeşiyle birlikte yaşayan Emel,  daha uzun yıllar çalışmaya devam edecek gibi… Kendisine, Türk Folkloru alanında yaptığı ve ileride yapacağı tüm çalışmalar için içtenlikle teşekkür ederim. Sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle… 

Editör: Haber Merkezi